Manisa Mutlu Son
Manisa Mutlu Son
Manisa Mutlu Son
Yine de benim özlem dolu kollarıma böyle sevecen, sadık ve
sağlıklı dönen Charles kavrayış gücüm için çok büyük bir
mutluluktu. Fakat Charles’ın neşesi pek yoktu, yok olmuş
servetinden bahsettiğinde, vakit ve ölçünün öyle dışında bir
sevinç duymuş, öyle apaçık büyülenmiştim ki, bunu,
kendisini yine görmenin mutluluğunun tüm öteki duygu
ya da endişeleri silip süpür-düğünden başka bir şeye
Manisa Mutlu Son
yoramıyordu.
Ayrıca hizmetçim Charles’ın yol arkadaşına ihtiyaç duyulan bütünilgiyi göstermişti ve yemek hazırlandığında bu bey bana
tanıtıldı, ben de onu sırf Charles’ın dostu olduğundan ilgiyle
karşıladım.
Tahmin edebileceğiniz bir kutlama luğu ve memnunluk
dolu bir zafer içinde dördümüz birlikte yemek yedik. Kendi
açımdan, tüm bu heyecanlar sonrasında en ufak bir iştahım
Manisa Mutlu Son
kalmadıysa da, o hiç bıktırmayan bayramın, tapılası sevdi‐
ğimin görüntüsünün hatırına, ona örnek olmak için kendimi
zorlayarak yuttum lokmaları. Bunca süreı at üstünde
geçirdikten sonra bu şekilde bir takviyeyi gereksindiğini tahmin
ediyordum. Gerçekten de bir yolcu şeklinde yedi fakat tüm yiyecek
süresince da bir âşık gibi baktı ve benimle mevzuştu.
Masa toplandıktan sonra uyku saati gelip çattı, Charles’la
ikimiz, daha öte bir resmiyete gerek duyulmaksızın karı, koca
sayılarak yukarı çıkarılıp çok güzel bir odaya yerleştirildik ve
doğal ki hanın en iyi yatağı bizim için hazırlanmıştı.
Ve burada eğer bir kere daha yasaları çiğneyip, perdeleri
açık bırakıyorsam, namusumu son defa kurban ediyorsam
bağışlayın beni.
Böylece odada beraber, yalnız kalır kalmaz, bekâretimin ilk
fatihine yeniden kavuşmuş olmanın inanılmaz heyecanı ve
onunla o yatağı paylaşacağım düşüncesiyle o kadar
heyecanlandım ki bayılmak üzereydim. Her neyse ki Charles
coşkuımı gördü ve benimkini yok etmeye çalışırken kendi
heyecanını unutuverdi.
Ama artık gerçek tutku ve arzular tüm bedenimle beraberruhumu da yakıp, kavurmaya başlamıştı. Buna rağmensevgilimin kollarında iken tatlı bir kırılganlık, sevecen bir
utangaçlık ve çekingenlikle yoğrulan hasret belirmeye
başlamıştı. Sahibi olduğum yürek özgürlüğünden kat be kat
kıymetli olan bir ruhun hükmünde tutuyordu beni. Kısaca hiçbirgerçek bakire zifaf yatağının görüntüsü karşısında lekesiz bir
masumiyete, benim gibi utanıp, kızarmadan duramazdı ve
gerçekte, ona layık olmadığımı pek de keskin
hissettirmeyecek kadar içtenlikle seviyordum Charles’ı.
Bu hafifçe dalgınlık içinde duraksayınca Charles şefkatli bir
sabırsızlıkla beni soymaya başladı. Duygularımın telaşı ve
titreyişi içinde tüm anımsayabildiğim şey bazı gurur okşayıcı
hayranlık ünlemleriydi.